Ruhunu Serbest Bırak Gerçek Özgürlük...

Gerçek özgürlük istediğin şeyleri yapmak değil, istemediğin şeyleri yapmama lüksüne sahip olmaktır. Sistemin, toplumun ve çevrenin sana çizdiği yollar belirlidir. Cesareti olmayan insanlar bilindik yolları tercih ederler. Hayallerini ve ne istediklerini bilmeden güvenli bir yolu seçerler. Sana sevdirilen ve gönlüne düşen hayalle toplumun beklentileri bazen uyuşmayabilir. Bu senin içinde daha yüksek bir potansiyel olduğunun işaretidir. Belkide hikayenin başladığı yer o güvensiz ve tehlikeli sandığın yola çıkmaktır. Kalbinin sesini dinle...

Ruhunu Serbest Bırak Gerçek Özgürlük...

Hayat her zaman istediğimiz bir şekilde akmaz. Bazen yolumuzu kaybederiz.  Toplumun doğrularıyla, bizim doğrularımız çelişir. Eğer sen de bu durumdaysan ve  kimsenin seni anlamadığını düşünüyorsan, kendi elinden tut. Kendini yeniden tanı ve hikayeni baştan yaz..

Öncelikle bilmelisin ki: Mutsuzluklar, yenilgiler, kayboluşlar yaşamadan yeniden doğamayız.  Kendi potansiyelimiz için çaba vermeden daha mutlu ve özgür hissettiğimiz bir yaşam yaratamayız. Mutlu ve özgür hissetmekse  yaşam amacını keşfetmekle mümkündür. Kendini tanımak, kalbine, ruhuna iyi gelecek işleri yapmak bu yüzden önemlidir. 

Bu yolculuk haritasızdır. Ne bir başlangıç noktası vardır, ne de kesin bir varış yeri. Sadece  işaretleri takip etmeyi öğrenmelisin.  Hayatta bazı kırılma anları vardır. Herşey bitti, bu son dediğimiz anlar, mutsuz ve çaresiz hissettiğimiz anlar.  O anlarda  bize,   kendi potansiyeline dön yoksa mutsuz olursun çağrısı yapılır. Biz anlayana kadar bu çağrı,  devam eder. Kalbinin, ruhunun sesini dinlediğinde, işaretleri takip ettiğinde, evrenle, Allah'la, kendinle sıkı bir bağ kurduğunda yollar sana bir bir açılır ve kendi cennetini inşa edersin...Bu yüzden kendine dön, kendi yolunu keşfet, tüm dünya sana karşı çıksa da cesaretle, sabırla ve sevgiyle kendi yolunda yürümeyi seç. 

Belki bir sabah, belki bir gece, belki bir gün bir kırılma anı olur. Artık uyanırsın ve artık hiçbir şeyin seni heyecanlandırmadığını fark edersin. İşte o an ruhun sana sessizce amacını  fısıldar ve evet dersin işte bu. İşte benim yolum bu. Benim yaradılış amacım bu...

Sıradan bir günün, herhangi bir anında Belki de bir söz, bir kayıp,  bir bakış yada sadece bir his, derinlerden gelen bir ses zihninde  yankılanır ve  seni silkeler. Derin bir boşluk ve mutsuzluk hissinde varoluşun seni silkeler.  O boşluk… işte orası, ruhunun seni çağırdığı yerdir. Özüne dön...

Özgürlüğüne adım adım ilerlerken bırakmayı sakın unutma;  bıraktıkça hafiflersin.

Bazen bedeli zorlu da olsa bırakmayı öğrenmelisin. Hırsları, beklentileri, başkalarının senin için çizdiği yolları, egonu, sana fayda vermeyen alışkanlıkları, seni mutsuz eden yanlarını...

Ve en zor olanı: "Ben buyum" dediğin kalıpları bırakmak. Kendine, zihnine ördüğün duvarları kaldırmak işte bu gerçek bir devrimdir. .

Kim olduğunu, neyi neden istediğini, aslında neye ihtiyacın olmadığını fark etmeden özgürleşemezsin. Sana ait olmayan herşeyden sıyrılmadan kendin olamazsın. 

Sosyalleşerek, tüketerek, sistemin içinde kalarak kendini tanıyamazsın. Bastırmaya çalıştığın iç sesleri dinlemeden yönünü keşfedemezsin. Yaradan'la, doğayla, temiz beslenmeyle, sade yaşamla arınmadan zihninin sınırlarını aşamazsın.  Gürültünün içinden sıyrıl ve kendi öz sesine kulak ver. 

Kendini bulmanın en büyük hediyesi mutluluk ve özgürlük hissidir. 

Kendini bulduğunda artık mutluluğun şeylere bağlı değildir. Sırrın maddede değil, özde olduğunu anlamışsındır. Mutluluğun maddelere, insanlara yada paraya bağlı değildir. Dış dünyadan beklentilerin oldukça azalmıştır. İşte bu gercek özgürlüktür. Yani  kendini bulduğunda, dünya artık aynı dünya değildir. Artık  yeniden doğumun, gerçek doğumun gerçekleşmiştir. 

Aynı sokaklar, aynı ağaçlar, aynı insanlar, aynı gökyüzü…

Ama sen değişmişsindir.

Ve bu, gerçek bir başlangıçtır.

Hayat giderek daha da güzelleşecek ve  seni mucizelere davet edecektir.