1975 Yılında Marmara Denizine Düşen Uçağın Sırrı Neden Çözülemedi?
Bursa uçağının 50 yıllık gizemi!

Tarih: 30 Ocak 1975, Perşembe
Okuyacağınız makale, Türk Sivil Havacılık tarihine, ülke sınırlarında denize düşen ilk ve son uçak olarak geçti.
45 yıl önce 42 kişiye mezar olan bu gizemli uçak kazasında, uçağın neden düştüğü ya da neyin düşürdüğü hala netlik kazanmadı.
Peki bu kazada neler yaşandı?
Tarih 30 Ocak 1975 Perşembe, İzmir Cumaovası Havalimanında bir koşuşturma var.
Saat 18:05 de THY’nın TK 345 sefer sayılı uçağı İstanbula gitmek üzere havalanacak.
Beklenen anons duyulur: THY’nın TK 345 sefer sayılı uçağı havalanmak için hazırdır. Yolcular tek tek uçağa alınmaya başlar. Uçakta kayıtlara göre 37 yolcu ve 4 de mürettebat vardır. Fakat birde kayıtlara geçmeyen bir yolcu daha vardır o gün. O da Hostes Leyla Önal’ın yeğeni Elif..
F-28 tipi Bursa adlı yolcu uçağı 18.08’de İstanbul’a gitmek üzere havalanır. Sorunsuz geçen 45 dakikalık bir yolculuğun ardından uçak İstanbul semalarındadır. Saat 18.47 sularında Kaptan Pilot Mehmet Topçuoğlu iniş için kuleden izin ister. İzin verilir ve uçağın tekerlekleri piste değeceği sırada pistin ışıkları söner. Bunun üzerine kaptan pilot “kalkıyorum ve meydan turu yapıyorum” diye kuleyi bilgilendirip yeniden havalanır. Havaalanın jenaratörleri yaklaşık 22 saniye sonra devreye girer.
Kaptan pilot havada bir tur atar ve saat 18:49 da “pisti görüyorum iniş için izin istiyorum” der.
Fakat o sırada Pan Amerikan uçağı kalkış için hazırdır. Kule kaptan pilottan bu uçağa öncelik ister. Bursa uçağının kaptan pilotu önceliğin ona verilmesine müsaade eder ve Marmara Denizi’nin üzerinden dönüp geleceklerini söyler.
Pan Amerikan uçağı havalandığında saat 18:52 dir. Ve kule Bursa uçağını indirmek için bağlantı kurmaya çalışır.
Fakat kulenin anonsları cevapsız kalır;
“TK 345 seni kaybettim. Beni duyuyor musun?”
O gün o andan itibaren kaptan pilot ve uçaktakiler bir daha hiç cevap vermezler.
...
...
...
Kuleden gelen tüm çağrılara Bursa uçağının pilotları cevap vermiyordu. Havaalanına çok yakın olduğu tahmin edilen uçak, hiçbir şekilde ortalıkta gözükmüyordu. Uçağın ışıklarının görülememesi ve uçakla hiç bir şekilde iletişim kurulamaması üzerine “alarm” moduna geçilir..
Hemen THY yetkililerine haber verilir. THY Genel Müdürü Agasi Şen Yeşilköy’e gelir.
Uçağın herhangi bir alana mecburi iniş yapması olasılığına karşı çevredeki tüm alanlar bilgilendirilir.
Bu arada Deniz kuvvetleri ve Gemi kurtarmaya ait İmroz ve Bandırma gemileri ile hava kuvvetlerine ait helikopterlerde arama çalışmalarına başlarlar. Emniyet ve Jandarma görevlileride karadan arama başlatmışlardır.
Herkeste ortak bir kaygı durumu vardır. “Uçak düştü mü acaba?”
Ve dakikalar ilerledikçe kaygı durumu yerini korkuya bırakır. Uçağın düşmüş olma ihtimali her geçen dakika artmaktadır. Zaman hızla geçiyor ama uçak ile ilgili herhangi bir işarete rastlanamıyordur. Maalesef sonunda kötü haber gelir.
Arama çalışmalarına katılmış Petrol ofisine ait Manu adlı motordakiler, uçağın kaybolmasından 4,5 saat sonra Küçükçekmece ile Avcılar arasında sahilden 2,5 mil açıkta deniz üstünde bir kaç uçak parçasına rastlamışlardır. Motorun kaptanı hava şartlarının çok kötü olmasından dolayı çok fazla açılamamış bu yüzden başka bir şey bulamamışlardır.. Motorun kaptanı deniz üstünde ölü yada diri insan görmediklerini söyler.
Bu bulunan parçalar hemen Yeşilköy Havalimanına getirilir. Burada teknisyenler bu parçaların kayıp olan Bursa uçağına ait olduğunu söylerler. Yeşilköy Hava limanı müdürü Sami Telseren uçağın ikinci iniş denemesi sırasında yoğun rüzgar etkisinde kaldığını söylerken THY baş pilotu Atilla Çelebi’de hava alanında ki altyapının yetersiz olmasından dolayı bu olayın olduğunu belirtir.
Ayrıca Bursa uçağı çok değil bu olaydan iki ay önce Ankara’dan İzmir'e uçacağı zaman arıza yapmış düşme tehlikesi geçirmiş.
Yine aynı sorun mu olmuştu yoksa başka bir teknik arıza mı olmuştu?
Herkes bu sorulara cevap ararken ortak karar fırtınalı olan havanın getirdiği sağanak yağış ve rüzgar uçağın düşmesinde büyük etkisi olduğudur..
Arama kurtarma çalışmaları sabah saatlerine kadar devam eder. Fakat hava şartları o kadar kötüdür ki, gemiler demir atsalar bile sabit şekilde duramazlar. Sabah olduğunda uçaktan geriye sadece Manu adlı motordaki çalışanların bulduklarından başka hiçbir şey yoktur.
Herkesin kafasında aynı soru vardır “Türk Hava Yolları’na ait F-28 tipi TK 345 sefer sayılı ‘Bursa’ isimli uçak, nerede?”
Bursa uçağının Marmara Denizi’ne düşmüş olma olasılığı kesindir ama neresine düşmüştü acaba?
İçindekiler neredeydi?
Türk Hava Yolları’na ait F-28 tipi TK 345 sefer sayılı ‘Bursa’ isimli uçak, sebebi hiçbir zaman çözülemeyecek olan bir trajedinin başrol oyuncusu olmuştu. Herkes bu olayı konuşuyordu. Arama çalışmaları devam ettiği sürede uçak parcalarından başka birşey bulunmuyordu. Uçak denizin dibinde ama nerede?
Kazadan aylar sonra Bandırma açıklarındaki balıkçılar, 2 adet uçak tekerleği ve uçak kapısı buldular. Bulunanlar o zamana kadar bunan en büyük parçalardır.
Yetkililer, bulunan parçaların düşen “Bursa” uçağına ait olduğunu açıklarlar.
Yapılan sonar taramalar sonrasında,uçağın enkazının tam olarak nerede olduğu aylar sonra tespit edilir.
Uçak, Ambarlı açıklarında sadece 80 metre derinlikte yatıyormuş.
Uçağın enkazını ve kazada ölenlerin cansız bedenlerini Marmara denizin dibinde durmaktadır. Ama uçağı ve içindekileri çıkarmak için bir girişimde bulunulmamıştı.
Günler sonra kazada hayatını kaybeden iki yolcunun bedenleri ise farklı iki noktada kıyıya vurur..
Bugün Marmara Denizinin derinliklerinde 40 yolcunun bedenleri Bursa adlı uçağın içinde yatıyor.
45 yıl önce bugün yaşanan bu acı olay maalesef hala aydınlatılamadı.
THY 1973'te Hollandalı uçak üreticisi Fokker'dan beş adet F-28 tipi uçak satın almış.
Hollandalı Fokker F-28 tipi uçaktan THY envanterinde 5 adet varmış. Uçaklara Bursa,, Samsun, Sivas, Van ve Trabzon adı verilmiş.Bu olaydan önce iki adet Fokker F-28 zaten düşmüş.
Bu kazadan sonra Fokker F-28 lanetli ilan edilir. THY ellerinde kalan iki uçağı satar. Ama o iki uçağında kaderi aynı olur. Onlarda düşerler..
Kazada hayatını kaybedenlerin hepsi geriye bir hikaye bırakmış. Yakınlarının yıllardır anlattıkları kitap olmuş, belgesel olmuş. Bu yüzden kimsenin acısını burada deşmek niyetinde değilim.
Uçağın yolcuları arasında Fatih Terim hocanın eşi Fulya Terim’in babası Kamuran Aksu ile şarkıcı Seyyal Taner’in hostes kardeşi Serap Özşahin de bulunuyordu.
Kazada ölenlerin yakınları, sevdiklerinin cesetlerinin çıkarılamamış olmasından dolayı orada yatanların anısına anıt mezar yapılmasını istemişler ama...
Acılı aileler, her sene 30 Ocak tarihinde uçağın düştüğü deniz kıyısına giderek sevdiklerinin anısına çiçek bırakıp, dualarla kaybettiklerini anıyorlar.
Pilot Mehmet Topçuoğlu'nun kızı Elçin İstektepe babasını kaybettikten 34 yıl sonra yine benzer bir kazanın şokunu yaşamış.
25 Mart 2009’da Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldüğü kazada helikopteri kullanan Kara Pilot Kıdemli Binbaşı Mustafa Kaya İstektepe,Elçin hanımın eşidir..
Dalgıç Hüseyin Güngör 39 yıl sonra denizin 82 metre altındaki enkazı görüntülemiş.
Bende bu vesile ile kazada tüm hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Mekanları cennet olsun..
not: uçağın önce Avcılar-Küçükçekmece arasında bir yere düştüğü söyleniyor. Sonra Ambarlı limanı tarafı deniliyor. Fakat yabancı bir haber sitesinde ise; uçağın düştüğü konum Beylikdüzü-Kumburgaz arasında bir konum ve karadan yaklaşık olarak 13km. açıkta olduğu belirtilmiş. Tabii ki ben yabancı haber kanalının paylaşımını önemseyerek sormak istiyorum: Bu uçak, tekrar iniş yapmak için sırasının beklerken neden bu kadar uzaklaştı?