İlham...

İlham,  sanatın tüm dallarında, şairin kaleminde, tarihi değiştiren buluşlarda, yaratıcı gücün sanatçıya kendisinden verdiği yaratım kabiliyetidir. İlham sanatçının kalbindeki gizemli bir kudrettir. Yazarın kalemi, adeta bir düşünce okyanusunun kıyısında döner  durur ve dalgaların getirdiği her güzelliği yakalamaya çalışır. İnciler, yakutlar, elmaslar, dökülür şairin kaleminden. Kelimelerin sihrinde kaybolur tüm kötülükler.

Kelimeler, bazen hırçın bir rüzgar gibi vurur yüzüne,  acıtır tüm gerçekliğiyle, bazen de sevgiliden gelen tatlı nağmeler gibi dinlendirir büyüsüyle. İlham tatlı bir meltem gibi ansızın gelir ve gider; geçmişe ait bir görüntü,  bir kelime ya da belki de bir koku, yazarın zihninde sayfalara dökülmeye hazır binlerce yeni düşünceyi canlandırır. Bu durum yalnızca gelişmiş ve yaratım gücü yüksek  bir zihnin başına gelir.

Yaratım gücü yüksek bir zihne sahip olmak için kitapların ve kelimelerin büyülü dünyasına girmek; bilgiye, kitaplara ve okumaya aşık olmak gerekir. İlham meraklı ve araştıran zihinlere yaradanın verdiği bir ödüldür. Bilgiden gelen ilham rüzgar gibi eser ve durur. Ne zaman geleceğini bilemezsin ama yolda olduğun sürece mevsimlerin değişeceğini ve rüzgarın sana da geleceğini mutlaka bilirsin.

Daimi ve dinmeyen bir ilham ise  sadece yüksek kaynaktan beslenen asil ruhlara gelir. Bunun için toplumun tüm kötülüklerinden arınmak ve saflaşmak gerekir. Yaradanın yüksek enerjisine yaklaşmak ve gerçek bilgiyle dirilmek gerekir.

Dünyaya ait ne varsa çirkin ve ölüdür. Dünya aldatıcı, hilekardır. Boyalarla süslenmiş ve çekici olsa da aslında yaşlı bir kocakarıdır. Sonsuz ve diri olansa Allah'ın bizlere sunduğu gerçekliktir.

Esas ilham kaynağı sonsuz güzelliklerin, huzurun ve  mutluluğun olduğu yerdedir. Orası ne yerde ne göktedir. Allah'ın adını hakkıyla ananlar ve O'na hakkıyla yönelenler çok iyi bilir. İlham sadece Allah'ın katından gelir.

Gerçek sanatçı ilhamla doludur. İlham rüzgarı daima ona vurur. Kalemini eline alır ve atlar kelimelerin sırtına,  kalemin onu götürdüğü yere doğru  gider. Upuzun bir yoldur bu bitmek bilmeyen gerçek bir  yazar acıdan, mutluluktan, neşeden yani insandan ve insana ait her duygudan, doğadan ve doğanın tüm güzelliklerinden, kötülüklerden, korkudan ve zorluklardan yani yaşamın kendisinden ilham alır. 

İlham bir şair ve bestekâr için kelimelerin uyum içinde dans ettiği bir müzikaldir.  Bir yazar içinse kurgulanmış bir dünyanın heyecan ve merak içinde okuyucuya nakledilmesidir. Bir mucit için ilham çılgınca ve daha önce kimsenin aklına gelmemiş  yeni bir fikirdir. Ama ilham her zaman yaratım gücüyle birlikte gelir. İlham yenidir. Yeniye kucak açar. Yeni olan herşey gibi tertemiz, kullanılmamış ve cazibelidir. 

Tarihte birçok büyük edebiyatçı, ilham esintileriyle kendi  zihin dünyalarına kaçmış.  Bu görünmez, mistik  güçle eserlerini şekillendirmiştir. William Wordsworth, doğadan aldığı sonsuz ilhamını sözcüklerle yakalamaya çalışırken; Rainer Maria Rilke, içsel dünyasının derinliklerinden yükselen duygularla eserlerini yazmıştır.

İlham, kişiye özgüdür. Her yazarın farklı bir tarzı ve kendine özgü bir anlatım yeteneği vardır. Her şair ilhamını farklı yerlerden alır. İlham anahtarı her sanatçıda farklı bir dünyanın kapısını açar, farklı bir dünyanın kilidini çevirir. Bu dünya kişiye özel bambaşka bir dünyadır. 

İlham renklidir. Sanatçı bu renklerle boyar eserini. İlham renkleriyle parıldayan bu eser,  gökkuşağı gibi binbir rengiyle alır götürür kişiyi. Yeni romanlar okumak, yeni eserleri keşfetmek, yeni bir müzik dinlemek, Yüce bir sanatçının en güzel eseri olan doğaya ve insana bir kaşif gözüyle bakmak bu yüzden güzeldir. Bu yüzden her eser sahibinden gelen bir parıltıyı yansıtır. İnsana huzur veren herşeyde ilhamdan gelen güçlü bir ışık vardır.