EYLÜL'ÜN SEVİLESİ GÜZELLİKLERİ
Eylül ayının ruhumuzda hissettirdiği tüm güzellikleri yeniden tanımlamaya ne dersin? Eylül senin için ne anlama geliyor? Mevsim sonbahara doğru giderken Eylül ayına dair güzel hisleri tazelemeye var mısın?
Eylül ayı sonbaharın başlangıcı ve neşeli yaz günlerinin sonudur. Aslında biraz vedadır biraz merhaba. Yazın son demlerini yaşadığımız, güneşe ve sıcak havalara yavaş yavaş veda ettiğimiz bu ay aslında insanları biraz üzse de öze dönüşü ve yeni başlangıçları da simgeler. İnsanı tazeleyen, canlandıran ve yeni başlangıçlar yapma hevesi veren bir dönemdir.
Sıcak ve bunaltıcı havalar yerini yavaş yavaş Eylül serinliğine bırakır. İnsanlar sakinleşir. Bedenler dinginleşir. Artık havaların giderek serinleyeceği ve güneşin bizimle saklambaç oynacağı günler yakındır.
Serin günler, soğuk günlere doğru evrildikçe evin sıcaklığını ve önemini daha çok hissedeceğimiz aşikardır. Çünkü Eylül evde olmayı kutsayacağımız soğuk günlere gebedir. Yavaş yavaş kışlıkların çıkmaya başlayacağının, yazlıkların kaldırılacağının habercisidir.
Evlerde tatlı bir telaş başlar. Yazdan kalanlar yerini kışlıklara bırakır. Yeni mevsime tertemiz bir giriş yapmak için evler temizlenir. Sonbaharı çağrıştıran dekorlarla evler değişir. Dışarıdan içe doğru devam eden bir temizlik ve arınmayla değişim zilleri çalmaya başlar.
Geleneksel Türk mutfağından vazgeçemeyenler için kışlık hazırlıklarının daha da hızlandığı bir dönemdir Eylül. Yaz güneşinin tadını almış rengarenk sebzeler ve meyveler mutfaktaki usta ellerle birleşince adeta dans eder. Mutfakta bomboş bekleyen kavanozlar renklenir. Mis kokulu taze meyvelerden yapılmış reçeller bize tatlı tatlı gülümser. Çeşit çeşit turşular kurulur. Ev yapımı közlenmiş domates sosları kavanozlardan bizi selamlar. Yaz güneşinin tadını en çok çıkaran patlıcan, biber kuruları kokusuyla mutfağı şenlendirir. Kurutulmuş meyveler atıştırmalık olarak kenarda bizi bekler. Mutfakların en çok bereketlendiği ve hareketlendiği aydır Eylül.
Coşkulu ve keyifli tatiller artık bitmiştir. Okullar yeniden açılır. İşler başlar. Yuvaya dönülmüştür. Evde olmanın, rutinlere dönmenin, üretmenin ve kendi kabuğuna çekilmenin ayıdır Eylül. Ev rahatlığında ve rutinler arasında geçen günlere giriştir.
Yapraklar dökülmeye, yazın renkleri solmaya, tabiatın canlılığı yok olmaya başlar. Farklı bir dünyaya geçiş kapısıdır. Belki de yeni bir başlangıcın arafıdır. Arada kalmışlığın ayıdır Eylül. Ne yazın coşkusuna ne de kışın soğuk tadına ait olmayanların.
Ayak uyduramayanların ayıdır. Farklı olanların, diğerleri gibi olmayanların, aykırıların, aynı yolu seçmeyenlerin ayıdır. Ne sıcaktır. Ne de soğuk. Ne sonsuz bir neşe verir ne de mutsuzluk. Sadece sonsuz bir sakinlik ve anda kalma hissi gibidir.
Farkında olmaktır Eylül. Doğanın değişen döngülerinin farkında olmak. Dönüşmenin güzelliklerini görebilmektir ve daha anlamlı bir şeye dönüşme çağrısı yapar insana. Anın içinde, tüm güzelliklerin farkında olarak dönüşmeni bekler. Daha anlamlı bir şeye dönüşmenin ayıdır Eylül.
Yenilenen ve değişen mevsimle birlikte insanda da bir değişme ve dönüşüm isteği uyandırır. Bir taraftan hayatı sorguladığımız ve planlar yapmaya başladığımız aydır. Yeni güzellikleri hayatımıza dahil etmek için mükemmel zamanlardır.
Öze dönmenin, kendi halindeliğin, yaradanla bağ kurmanın, sevdiklerinle kaliteli vakitler geçirmenin keyfini çıkarmaya başladığımız ayların başlangıcıdır Eylül.
Kendimizi koşulsuz sevgiye açtığımız, durulduğumuz ve rahatladığımız aydır. Yazın tatlı telaşlarını bir kenara bırakıp dinlenmenin, düşünmenin zamanıdır. Kahvelerin ve çayların yeniden sıcağa döndüğü, içimizi ısıtan aylara giriştir.
Yazın tantanasını sevmeyen, sakin ve sade yaşayan, sade giyinen, küçük şeylerin önemini iyi bilen, kendi halindeliğin sihrini farkeden içe dönük ev kuşlarının ayıdır Eylül. En çok da onlara iyi gelir. Sahte kalabalıkların samimiyetsizliğinden uzak, kendi yalnızlığında huzur bulanları bir anne şefkatiyle sarıp sarmalar ve kucak açar. Sizi kurtarmaya geldim der adeta.
Dünyadan el etek çekme ve kendi evreninde yaşamanın adıdır Eylül. Şenlikli, bol kutlamalı, gösterişli yaz eğlencelerini bir tarafa bırakıp; raflarda tozlanmış ve unutulmuş kitaplardan birini alıp, kremasız ve en sade kahve eşliğinde saatlerce okumak isteği uyandırır insanda.